FİLİSTİN’E DESTEK VE TAZİYE MESAJI

Cenab-ı Hak; “Allah, inkâr edenleri ve zalimleri asla bağışlamayacaktır. Onlara asla bir çıkış yolu da göstermeyecektir.” buyurmaktadır. Nisâ, 4/168. Peygamber Efendimiz de (a.s); “Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onlarla Allah arasında perde yoktur.” buyurmaktadır. Müslim, Îmân, 29.

Yüce dinimiz İslam, barış, esenlik, adalet ve merhamet dinidir. İslam’a göre tüm insanlar, din, can ve mal dokunulmazlığına sahiptir. Rahmet Peygamberi (a.s), savaşın da bir ahlâkı ve hukuku olduğunu bildirmiştir. Savaşta kadınlara, yaşlılara, hastalara, çocuklara, mabetlere, hatta bitki ve hayvanlara asla zarar verilmemesini emretmiştir.

Ne yazık ki, bugün bu gerçeklere, bu kural ve kaidelere  yine kulaklar tıkanmaktadır. Bu yüzden, bu günlerde Müslümanlar olarak yine yüreklerimiz buruk, yine gönüllerimiz mahzundur. İçimiz kan ağlamaktadır. Zira güzel dünyamızda yaşanan savaşlar, işgaller ve küresel krizlerin bedelini yine zayıflar, mazlumlar, mağsumlar, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ödemektedir. İşte Gazze’de yaşananlar, bunun en bariz örneğidir. Hz. Ömer’in esaretten kurtarıp barış yurduna dönüştürdüğü, “Darüsselâm” yani “Barışın Yurdu” ismini asırlar boyunca Müslümanlar sayesinde taşıyan Kudüs, büyük bir zulüm altındadır. Müslüman coğrafyanın bağrına paslı bir hançer gibi saplanan Emperyalist ve Siyonistlerce, uluslararası hukuk ve insan hakları yok sayılmaktadır. İnsanlığın en kadîm şehirlerinden biri olan Kudüs’ün saygınlığına halel getirilmektedir. İlâhî dinlerin kutsal kabul ettiği, ilk kıblemiz ve kutsal mâbedimiz, Mescid-i Aksâ’nın dokunulmazlığı ihlâl edilmektedir.  Bugün Kudüs’te, Filistin’de, özellikle Gazze’de mağsûm Müslümanlara zulmün her çeşidi revâ görülmektedir.  Mağsumların ve mazlumların vahşîce ve acımasızca canlarına kıyılmaktadır. Gazze dünyanın gözü önünde, şimdiye kadar görülmemiş, tam bir açık hava hapishanesine dönüştürülmektedir. Dört bir yandan abluka altına alınan Gazzeli kardeşlerimiz en temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılmaktadır.  Evlerinden, yerlerinden, yurtlarından edilmektedir. Ev, mal ve tüm mülkleri haksız şekilde ellerinden alınmaktadır. Siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar topyekûn korkunç silah ve bombalarla katledilmektedir.  Dünyanın en tahrip edici bombaları altında can veren, masum sabîlerin, günahsız çocukların, mazlum kadın ve yaşlıların feryatları arşa yükselmektedir.   

Lâkin; “Kâfirlerّ istemeseler de Allah (c.c) nurunu tamamlayacaktır.” Saff, 61/8. Unutulmamalıdır ki; zulüm bakî olamaz.  Zulümle âbâd olunamaz. Mağsumların kanları üzerine kurulu hiçbir hükümranlık ayakta kalamaz. Tarih bize hep bunu göstermektedir. O halde, Filistinli kardeşlerimiz de, Allah’ın izni ve yardımıyla kendi ülkelerinde özgürce yaşama imkânına birgün mutlaka kavuşacaklardır.

Ümmet-i Muhammed (a.s) olarak bize düşen, birlik ve beraberlik içinde olmaktır. Kardeşlik hak ve hukukumuzu canlı tutmaktır. Filistinli kardeşlerimizin haklı mücadelesinde onlara maddî ve manevî destek olmaktır. İşgal edilen topraklarına yeniden kavuşmaları için gayret etmektir. Her alanda güçlü olmak ve yeryüzünde hak, hukuk, adalet ve merhametin teminatı olacak bir medeniyeti yeniden inşâ etmek için var gücümüzle çalışmaktır. Hak ve adalet mücadelesi verirken asla İslâm’ın koyduğu sınırları aşmamaktır. Yanlış ve yanıltıcı bilgi ve paylaşımlara itibar etmemektir.  

Öteden beri Kudüs denilince hemen oradaki Peygamberler gözünün önüne gelen ve kalbi bir başka atan Necip Türk Milleti’nin duası her dâim Kudüs, Kudüs halkı, Filistin ve  tüm Filistin halkı ile birlikte olmuştur.

Bu vesileyle biz de ellerimizi açıp Rabbimize yalvarıyoruz:

Ya Rabbi!  Bütün dünyanın gözü önünde acımasızca ve topluca şehit edilen Filistinli kardeşlerimize rahmetinle muamele eyle! O mağsum ve mazlumların aziz ruhlarını mele-i alâda ferahnâk eyle! Kabirlerini cennet bahçelerinden birer bahçe eyle! Peygamber Efendimizin (a.s.) Livaü’l Hamd sancağı altında onları ve tüm şehitlerimizi haşru cem eyle! Onlara bu vahşeti reva görenleri “Kahhâr”İsmi Şerifin ile kahru perîşân eyle! Vatanımız, milletimiz, Kudüs, Filistin ve tüm İslam beldeleri  için tuzak kuranların kurdukları tuzakları kendi başlarına makûs eyle! Vatanımızı bölmeye çalışan, birliğimize, beraberliğimize kasteden dahilî ve haricî bütün hâinleri kahruperîşân eyle! Yeryüzünde zulme uğrayan tüm mazlumlara imdat eyle! Vatanımızı ve milletimizi her türlü zulüm ve kötülükten muhafaza eyle! Ümmet-i Muhammed’e birlik, beraberlik, ferâset ve basîret ihsân eyle! Her karış toprağı aziz şehitlerimizin kanlarıyla yoğrulan vatan topraklarımıza sahip çıkmayı bizlere nasîp eyle! Dahilî ve haricî bedhahlara ve hainlere karşı uyanık olmayı bizlere nasîp eyle! Sınırlarımızın içinde ve dışında mücadele eden askerlerimizi, polislerimizi muhafaza eyle! Her vakit mazlumların yanında, zalimlerin karşısında yer alan, tüm güvenlik güçlerimizi karada, havada, denizde her dâim, her mekânda mansûru muzaffer eyle! Bizleri Peygamberlerin yolundan ayırma, sırat-ı müstakîmde dâim eyle! Gazaba uğramışların, sapıtmış olanların ve zâlimlerin yolunda gitmekten muhafaza eyle! Çocuklarımızın, gençlerimizin, nesillerimizin îmanlarını muhafaza eyle! Onları sana kulluk edenlerden eyle! Sırat-ı müstakîmde dâim eyle! Onları İslâm’ın yolundan ayırma! şeytanın yollarına, kötü yollara, şer yollara düşürme Allahım! Âmin! 10.10.2023

Ömer Faruk SERDAROĞLU
Ankara Başvaizi
Vaiz-Der Genel Başkanı
(Yönetim Kurulu Adına)