Bundan on dört asır önceydi. Yeryüzünde haksızlık ve adâletsizlik hâkimdi. Zulüm, hayatın tamamını esir almıştı. Rahmet, merhamet, adâlet ve erdem kaybolmuştu. Kadın ve kız çocuklarına insan muamelesi yapılmıyordu. İnsanlık, adeta insanlıktan çıkmıştı. Güçlünün zayıfı ezdiği, insanlığın cehâlet girdabında yolunu ve yönünü kaybettiği zifiri karanlık bir câhiliye dönemi yaşanıyordu!
Peygamber Efendimiz (sav), işte böyle karanlık bir dönemde, insanlığın yeniden doğuşunun muştusu olarak dünyayı teşrif ettiler! O’na sonsuz salât ve selâm olsun! Efendimizin ulvî teşrifleriyle insanlık, ilmin, adâletin, merhametin ve şefkâtin aydınlığında hakikâte ve hidâyete erişti. Onur, izzet, haysiyet ve şerefle tanıştı. Rahmet tecellileri inci taneleri gibi kâinata serpildi. Nura hasret gönüller sürûra gark oldu. Câhiliye girdabında özünü ve değerini yitiren insanlık, O’nun yoluna revân oldu, kardeşliğin, iyiliğin ve güzel ahlâkın en güzel örnekleriyle buluştu. O karanlık dönem, Asr-ı Saâdete dönüştü. Şahsî, içtimaî ve evrensel boyutta varlık âlemi, gâye, bilgi ve değer ekseninde tarihin en büyük dönüşümünü yaşadı. İşte bu yüzden; Mevlîd-i Nebî; varlık âlemi hakkındaki yerleşik bakış açısını tümden değiştiren, yerine rahmanî anlayışı yerleştiren ve getirdiği büyük bir inkişâfla âlemdeki rahmet kapılarının insanlığa açılmasına vesîle olan manevî bir anahtardır.
Sevgili Peygamberimiz (sav), Allah’ın (cc) lütuf ve merhametinin âlemlere bir tecellîsidir. Bunu; “Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik” (Enbiya, 21/107) meâlindeki ayetten anlıyoruz. Hak ve hakikâtin şâhidi ve hak yolunun rehberidir. Bunu; “İçlerinden, kendilerine Allah’ın (cc) ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah (cc), müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki onlar önceleri apaçık bir sapıklık içindeydiler.”(Âl-i İmran, 3/164) meâlindeki ayetten anlıyoruz. Sevgili Peygamberimiz (sav), Allah’a kulluk bilinciyle, yaşayanların rehberi ve müjdecisidir. Allah’ın (cc) yolundan sapanlara karşı Allah’ı ve azâbı hatırlatan bir uyarıcıdır. İnsanlığı, âlemlerin Rabbine davet eden bir dâvetçi ve getirdiği ilâhî mesajla yeryüzünü aydınlatan nurlu bir kandildir. Bunu; “Ey Peygamber Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı, Allah’ın (cc) izniyle kendi yoluna çağıran bir dâvetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab, 33/45-46) ayetlerinden anlıyoruz.
“Bizler de, Bayrak Şairi merhum Arif Nihat Asya’nın Nât’ta dediği gibi diyoruz:
Neler duydu şu dünyada, Mevlid’ine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi Ey Nebi, Adına alışkın dudaklarımız!
Gel, Ey Muhammed, bahardır.
Dudaklar ardında saklı, Âminlerimiz vardır!
Hacdan döner gibi gel; Mi’racdan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!”
Ve milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi diyoruz:
“Dünya neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyûn ona cem’iyyeti, medyûn ona ferdi.
Medyûndur o mâ’sûma bütün bir beşeriyet…
Yâ Yab, bizi Mahşerde bu ikrâr ile haşret…”
Bizleri bu mübarek gün ve geceye kavuşturan Cenab-ı Allah’a sonsuz hamd olsun! Mevlidi ile müşerref olduğumuz Peygamber Efendimize sonsuz salât-ü selâm olsun!
Bizler, bu Mevlîd-i Nebî gecesini, mâzimiz, hâzırımız ve müstâkbelimiz için, bir tefekkür vesilesi kılmalıyız. Bütün hayatımızın geniş bir muhâsebesini yapmalıyız. Sevgili Peygamberimizin (sav), Sünnet-i Seniyyesi çerçevesinde hayatımızı tekrar gözden geçirmeliyiz. Mevlid-i Nebi gecesini günâhlarımızdan arınma ve Rabbimizin rızasına nâil olma bilinciyle ihyâ etmeliyiz.
Bu vesîleyle; Vaizler Eğitim ve Kültür Derneği olarak ülkemizin, Aziz Milletimizin, gönül coğrafyamızın ve tüm İslâm âleminin bu akşam idrâk edeceğimiz Mevlîd-i Nebî gecesini tebrik ediyor, bu mübârek gecenin hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan (c.c) niyâz ediyor, saygılarımızı sunuyoruz! 07.10.2021
Ömer Faruk SERDAROĞLU
Ankara Başvaizi
Vaiz-Der Genel Başkanı
(Yönetim Kurulu Adına)