VAİZLİĞİN TARİHİ VE ÖNEMİ

Vaaz, sözlükte öğüt vermek, nasihat etmek, uyandırmak, sakındırmak, olumlu ve olumsuz sonuçları hatırlatarak kalbi yumuşatıcı sözler söylemek anlamlarına gelir. Terim olarakta, dini konularda toplumu bilgilendirmek ve aydınlatmak amacıyla din görevlileri tarafından özellikle camilerde namaz öncesi veya sonrasında yapılan konuşmaların genel adıdır. Vaiz ise vaazı yapan, toplumu dini konularda bilgilendirip aydınlatan kişi demektir. Kur’an-ı Kerim’in “Öğüt ver, çünkü öğüt müminlere fayda verir.” (Zâriyât 51/55) ayetinden anlaşıldığı gibi, peygamberlerin, insanlara vaaz etme ve öğüt verme görevleri de vardı ve Onlar (a.s) bu görevlerini de bihakkın îfa ettiler.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) İslâm’ı tebliğ ederken insanlara vaaz ve nasihatler etmiş; onlara hakkı, hakikati, adaleti anlatmış ve onları haramlardan, kötülüklerden sakındırmıştır. Peygamberimiz, (s.a.v.) bir yandan insanları İslâm’a davet etmiş, bir yandan Müslüman olanların imanlarını muhkem hale getirmeye çalışmış, bir yandan da onlara İslâm’ı öğretmiştir.  Peygamber Efendimizin (s.a.v) bazı sahabilere vaaz etme yetki ve görevi verdiği de olmuştur. Meselâ Yemen’e gönderdiği Muaz b. Cebel ve diğer sahabilerden gittikleri yerlerde vaaz ve irşat yapmalarını istemesi buna bir örnektir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v), ahirete irtihal ettikten sonra vaaz ve irşat faaliyetleri durmamış, aksine yoğun bir şekilde devam etmiştir. Dört halife dönemi ve devamındaki asırlarda İslamî fetihler iyice artmış ve Müslümanlar fethedilen bölgelere dağılmışlardır. Fethedilen bölgelere giderek oralarda yaşamaya başlayan sahabiler, Hz. Peygamberden öğrendiklerini oralara götürmüşler ve insanlara vaazlar ederek İslam’ın mesajlarını dünyanın dört bir yanına iletmişlerdir.

Daha sonraki dönemlerde ise bu görev kurumsallaşmış, resmî vaizlik vazifesi ihdâs edilmiş ve böylece çeşitli bölgelerde resmi vaizler temayüz etmiştir.  Özellikle Osmanlı Devleti döneminde vaaz ve irşat görevlerine büyük bir önem verilmiş, bilhassa selâtîn camilerinde yapılan vaaz ve irşat görevleri ile ders halkalarına fevkalâde ihtimam gösterilmiştir. Osmanlı döneminde vaizler dini eğitim ve öğretim veren medreselerde, yüksek düzeyde dersler alarak yetişmişler ve vaizlik görevini adanmışlık anlayışı ile ifa etmişlerdir.  Liyâkatli vaizler yetiştirmek amacıyla, 6 Şubat 1913 tarihinde İstanbul’da, “Medresetü’el-Vaizîn” yüksekokulu kurulmuş, belli bir süre hizmet vermiş ve sonra çeşitli sebeplerden dolayı kapanmak zorunda kalmıştır.

Cumhuriyet ilan edildikten dört ay kadar sonra, 3 Mart 1924 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığımız kurulmuş, böylece vaaz ve irşat hizmetlerine özel bir önem verilmeye başlanmıştır. Başkanlığın ilk dönemlerinde vaizler, medreselerden mezun olanlar ve özel ilim tahsil edenler arasından atanmışlardır.

1965 yılında çıkartılan 633 sayılı “Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri” hakkındaki kanunla, vaiz olabilmek için dini yükseköğrenimi bitirmiş olma şartı getirilmiş, kadro ve görev alanlarında yeni düzenlemelere gidilmiş, hizmet alanları genişletilmiş, vaaz ve irşat faaliyetlerine ahlâkî konular da dâhil edilmiştir.

01.07.2010 tarihinde, Diyanet İşleri Başkanlığımızın 6002 sayılı yeni teşkilat yasası çıkartılmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu yasayla vaizliğe kariyer sistemi getirilmiş, uzman vaiz ve başvaiz unvanları ihdâs edilmiştir.

Bilindiği üzere, Diyanet İşleri Başkanlığımızın,” İslam Dininin inanç ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak” olan anayasal görevine istinaden, son dönemde alınan fevkalade mühim bir kararla, din hizmetlerini toplumun tüm kesimlerine ulaştırma ve yaygınlaştırma politikası oluşturulmuştur. Bu bağlamda çağın icapları gereği bir yandan Başkanlığımız bünyesinde yeni kadro ve unvanlar ihdas edilmiş, bir yandan da Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı,  Milli Savunma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliği protokolleri imzalanmıştır. Yine Başkanlığımız ile Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Dünya Af Örgütü gibi uluslararası kuruluşlar arasında da çeşitli işbirliği protokolleri imzalanarak din hizmetlerinin toplumun tüm kesimlerine ulaşması sağlanmıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığımız ile ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasında imzalanan,  yukarıda bahsi geçen protokoller mucibince yürütülmesi gereken dinî hizmet ve faaliyetlerin tamamını vaizler yürütmektedirler. Bu hizmet ve faaliyetlerin tamamını gece gündüz çalışarak toplumun tüm kesimlerine vaizler ulaştırmaktadırlar. Vaizlerin bilfiil icra ettikleri faaliyetler, bazılarının dediği gibi; “sadece üç-beş vaazdan ibaret” değildir. Aksine vaizler aslî görevlerinin fevkalâde üstünde görev yapmaktadırlar. Vaaz ve irşat hizmetlerinin dışında eğitim, sosyal, kültürel ve idari alanlarda da görev icra etmektedirler.

Vaizler, dinimizin tüm halkımız tarafından sahih kaynaklardan doğru öğrenilmesi, iyi anlaşılması, samimi yaşanılması, yaşatılması ve gelecek nesillere doğru aktarılması için fevkalâde ağır, önemli ve ehemmiyetli bir görev yürütmektedirler. Manevi sorumluluğu oldukça büyük olan bu mühim vazifeyi layıkıyla ifa edebilmek için muazzam bir gayretle gece gündüz çalışmaktadırlar. Ülkemizin dört bir köşesinde hizmet veren fedakâr, vefakâr ve cefakâr vaizler, bilgi ve birikimleri ile cami ve mescitlerimizi şenlendirmekte, her mekânda halkımızı aydınlatmakta, uzlaştırıcı ve bütünleştirici görev anlayışıyla sosyal ve kültürel problemlere adil çözümler bulmaktadırlar. 

Vaizler, çocuklarımızı ve gençlerimizi “Milli ve Manevi Değerler” bağlamında iman, ibadet, ahlak, hamt, şükür, sabır, dua, infak, iyilik, saygı, sevgi, özveri, fedakârlık, kahramanlık, ümmet bilinci, millet anlayışı, vatan sevgisi, aidiyet duygusu, adalet kavramı, şehadet anlayışı gibi millî ve manevî konularda aydınlatmaktadırlar.

Vaizler, ceza infaz kurumlarında tutuklu ve hükümlüler lehine teorik ve pratik anlamda din hizmeti faaliyetleri yürütmektedirler. Buralarda manevi rehber ve danışman olarak görev yapmaktadırlar. İsteğe bağlı olarak bazen öğretmen, bazen hatip, bazen Kur’an öğreticisi, bazen de imam olarak din hizmeti sunmaktadırlar.

 Vaizler “atanmış devlet memurları” olmalarının yanında, adeta “adanmış din gönüllüleri” anlayışıyla resmî görevlerinin fevkalâde üzerinde çalışmaktadırlar…

Ahhh vaizler ahhh!

İnanın!.. Sizler çok değerlisiniz!

İtimat edin!.. Sizler çok kıymetlisiniz!

Sizler, kalplerde, gönüllerde, dualardasınız!

Elleri öpülesi vaizler!

Hayır duaları alınası vaizler!

Ebedi kıymetleri bilinesi vaizler!

Rıza-yı Bari’ye, Cennet-i Alâ’ya nail olası vaizler!

Hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selâmlıyorum, sevgili vaizler!

Cenab-ı Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun, muhterem vaizler!.. 

20.05.2022 

Ömer Faruk SERDAROĞLU
Ankara Başvaizi
Vaiz-Der Genel Başkanı